13 Mart 2008 Perşembe

Orhan Ahıskal'la Bir Müzikal Analiz Penceresi

Doç. Dr. Orhan Ahıskal’la
J. S. Bach’ın Eşliksiz Keman İçin 1 Numaralı Sonatında
Müziğin Yapısal Öğelerinin Bir Analizi
Program Açıklaması



Orhan Ahıskal Hakkında:
Bir keman icracısı ve konservatuar öğretim üyesi…
1988’de Ankara Ankara Devlet Konservatuarı Keman Bölümü’nü birincilikle bitirdi.
Daha öğrenci iken “ödüller” kapısını aralamaya başlayan Ahıskal’ın özgeçmişini kendi web sayfasından okumak ve hakkında bilgi edinmek mümkündür.
Web sayfasının adresi şöyledir: http://www.ahiskal.com/

Birbirinden oldukça farklı iki ayrı müzik türünün uğraşanlarından olmamızın yanında, farklarımız sadece bundan ibaret de değildi. Çünkü O, mesleği müzik olan bir müzik profesyoneli, ben de mesleği hekimlik olan bir müzik amatörüydüm. Ahıskal’la tanışmama vesile olan durum, Akdeniz Üniversitesi Medikososyal Merkezi’nde hekimlik yapıyor olmamdır.
Ahıskal, çok iyi bir keman icracısı yani kemancı…
Bazen bize garip gelen –ci, -cı ekleriyle O’nun pek bir meselesi yok. Göğsünü gere gere “ben bir kemancıyım!” diyebiliyor.
Almış olduğu eğitim içinde bu toprakların müziğinin eğitimi yok. Haliyle yurt dışında daha çok takdir edilmiş. Hoş, bu toprakların müziğini yapan belli bir kesimin de yurt dışında takdir edildiklerini bildiğimizden, aslında bize çok da garip gelen bir durum değil bu durum.
O’nun başına gelen bir kısım meseleyi Abbas Güçlü, gazetedeki köşesinde çok güzel bir şekilde anlatmış. Güçlü’nün 1997’de kaleme aldığı yazısı şu adreste bulunuyor: http://www.milliyet.com.tr/1997/07/09/yazar/guclu.html
Yazının kaleme alındığı tarihten bu tarafa çok zaman geçti.
Doç. Dr. Orhan Ahıskal, halen Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konsertavuarı’nın öğretim üyeliği vazifesini sürdürmekte.
Akademik ve idari vazifelerinin yoğunluğuyla icracılığa ayırması gereken zamanı çok iyi kontrol etmek ve dengede tutmak zorunda. Asla ve asla vazgeçemeyeceği icracılığını, yoğun görevlerinin arasında ihmal etmemek için yoğun çaba sarf eden bir keman virtuozu.


Antalya Tabip Odası Müzik Topluluğu Hakkında:
Antalya Tabip Odası Müzik Topluluğu’nun isminin “Müzik Topluluğu” olması pek çok sebebe dayanır. Ağırlıkla Te-Se-Me harfleriyle kısaltılmış müzik türünün çalışmalarını yapmakla beraber, iyi dinleyici yetiştirmeyi kendisine hedef olarak seçmiş olan topluluk, kurulduğundan bu yana geçen altı sene içinde hiç konser vermemiştir.
Bu topluluk bir icra topluluğu değildir. Ama bu topluluk elemanları, hangi tür müzik olursa olsun, dinlediklerinde genel-geçer kanaatlerini belirtebilecek ve kalitatif-kantitatif bazı ölçümleri yapabilecek seviyeye her geçen yıl adım adım yaklaşmaktadır.
Belli bir müzik türünün iyi icra örneklerini dinleyebiliyor olmanın faydası hepimizin malumudur.
“İyi dinleyici” olarak yetişmiş birisinden, dinleyiciliğiyle orantılı “iyi icracı” olmasını beklemek yanlış neticelere bizi götürür. Fakat iyi icracıların neredeyse hepsinin aynı zamanda iyi dinleyici olduklarını bilmek, icracılıkta dinleyiciliğin önemini gözlerimizin önüne daha açık bir şekilde serer.
İyi icracı tıpkı bir kıymetli taş gibidir. Nadir bulunur.
Bu icracının, icracılığın kendine mahsus eğitimine tabi tutulması onu ham elmaslıktan çıkarır ve gözlerimizin önüne şahane bir traşla sunulmuş pırlanta olarak sunuverir. Haliyle her iyi icracı, mükemmel traşlanmış bir pırlanta örneğini aklımızın bir köşesine nakşeder.
İşte bu benzetme içinde iyi dinleyici, iyi kuyumcuyla özdeştir.
Her kuyumcu elması traşlayarak pırlanta haline getiremez ama iyi elması da iyi pırlantayı da çok iyi ayırt ederler. Ve çok tabiidir ki, değerli taşmış gibi sunulan taşlara, asla atıfta bulunulmayacak değerleri atfetmezler.
Antalya Tabip Odası Müzik Topluluğu üyeleri, kıymetli icracı ve icraları, diğer icra ve icracılardan ayırt edebilme yolunda ilerlemektedir.


Antalya Tabip Odası Müzik Topluluğu ve Orhan Ahıskal:
Tabip Odası Müzik Topluluğu’nun kafasını son bir senenin tamamında meşgul eden nadide eser, Buhurizade Mustafa Itri Efendi’nin Neva Kâr’ı idi. Topluluk elemanları, bu eserle, bir müzik eserinin üzerinde bazı tahlillerin nasıl yapılacağına adım attılar.
Amaç, herkesin müzikal tahlilleri yapması değil, yapılan tahlillerde nasıl bir süzgecin kullanıldığının gözlemlenebilmesiydi.
Topluluk üyeleri Neva Kâr üstünden hedeflenen amaca bu sezonun ikinci yarısında ulaştılar (2007-2008). Onlar şu anda eseri geçmiş çoğu icracıya kıyasla, icracıdan farklı olarak başka başka konulara atıflarda bulunabiliyorlar ve bir eseri değerlendirirken ne kadar çok yönlü düşünmek gerekliliğinin bilincindeler.
Bizim Müziğimiz içinde yapılan tahlillerin büyük bir kısmı, Batının Müziği’nde tatbik edilmiş metodların bir uyarlamasını bünyesinde barındırır. Müzik camiamız bu konuda farklı görüşlere sahip kişilerden oluşmuştur. Kimi, böyle tahlillerin yapılması gerekliliğinden dem vurur, kimi de aslolanın icra olduğuna vurgu yapıp böyle tahlillere girişmenin bir kazancı getirmediğini düşünür.
İşin doğrusu; bu konularda fikir beyan edenler, birbirlerine zıd fikirleri de ileri sürüyor olsalar, her iki grubun tamamen haksızlığı diye bir bahis açılamayacağıdır.
Hele hele amatör topluluk cenneti haline gelmiş ülkemizde, herhangi bir amatör topluluğun bu gibi şeylere kafa yorması pek kolay kabul edilebilecek bir durum da değildir. Çünkü sıradışı bir durumdur.
Böyle girişimlerin körükleyicisi his, merak kelimesiyle ancak açıklanabilir. Merak, soruları getirir. Sorular da cevapsız bırakılmak istenmezler.
Itrimiz ve J. S. Bach aynı çağda yaşamış iki ayrı coğrafyanın pırlantaları.
Temsilcisi konumunda oldukları müzik türleri de birbirlerinden çok farklı.
Benzerlikleri, belki garip gelecek ama, ortaya koymuş oldukları eserlerin de her birinin birbirlerinden farklı pırlantalar olmasındadır. Bir sürü pırlanta… Pırlanta sayılarının geçen zaman içinde artışıyla değerlerinden hiçbir şey kaybetmeyen pırlantalar…
Orhan Ahıskal’ın daha önce sunmuş olduğu bir çalışmanın başlığının “J. S. Bach’ın Eşliksiz Keman İçin 1 Numaralı Sonatında Müziğin Öğelerinin Yapısal Bir Analizi” olduğunu öğrenince heyecanlandım.
Üstelik konunun; dinleyenlerin “müzikçi” olmadığı varsayılarak, “herkesin anlayacağı” bir üslup kullanılarak farklı guruplara takdimi de yapılmış.

1- Çok güzel icralara imza atmış bir keman virtuozu,
2- Sunulacak konunun teorik zeminine vakıf bir akademisyen,
3- Hocalık tecrübesi…

Bu üç maddenin her birini vasıfları arasına dahil etmiş Orhan Ahıskal’dan “meraklı dinleyici”yi mahrum etmek, dinleyiciye yapılacak en büyük haksızlıktır. Hele hele topluluğumuzun hedefleri göz önüne alındığında yanı başımızda duran bu pırlantayı görmezden gelemezdik.
Müzik eseri analizleriyle henüz tanışmış bulunan topluluk üyelerinin ufkunu daha da genişleteceğini umduğum bu çalışmanın, iyi icrayla pekişmiş sunumunu yapmaları için Ahıskal’a teklifte bulundum. Bilâ ücret, tamamen amatör hislerle teklifimizi kabul eden Orhan Ahıskal’a minnettarız.


Dr. Mehmet Emin Kakan
Topluluk Yöneticisi
Antalya, Mart 2008


"ANTALYA TABİP ODASI MÜZİK TOPLULUĞU" ANA SAYFASINA DÖN

Hiç yorum yok: