Sunuş:
Bu yazının yazıcısı olan üyemiz Hüseyin Durlanık, emekli bir öğretmen.
İlerleyen yaşına rağmen aklını çok güzel kullanmakta olup, öğrenmenin yaşının olmadığını her çalışmamızda bize ispat eden bir Antalya Tabip Odası Müzik Topluluğu üyesi. Bana teslim edilen yazılar içinde en beğendiğim yazı da bu idi.
Hüseyin bey, yazı içeriğinde yanlış müzik politikalarının, bugünün yol göstericisi olması gereken ileri yaşlardaki kişilerin “Bizim Müziğimiz”e nasıl yabancı bırakıldıklarının özetini, kendisini anlatarak yapmakta ve bunları yazarken sahibi olduğu üslup da herhangi bir kişiyi rencide edici olmaktan uzakta.
Hal ve hareketlerinde “edeb” temsilciliğini hiç terketmemiş olan Hüseyin beyin yazısı, aynı zamanda bu taviz vermezliğinin bir göstergesi.
Buyurunuz, hep beraber okuyalım...
Hüseyin Durlanık Yazısı:
Bu topluluğu tanımam bir arkadaşımın bilgilendirmesi ve yönlendirmesiyle oldu.
Amatör olarak ilgilendiğim Türk Musıkisinin hayatımda çok değerli bir yeri vardır. Batı müziği temelinde okullarda edindiğim bilgilerin dışında, yazılı kaynaklardan, kaynak kişilerden ve iletişim vasıtalarından faydalanmak suretiyle kulaktan dolma tabir edilen bir dağarcığım var. Ne yazık ki, bir ustadan ya da öğreticiden ciddi ve süreli yararlanmam mümkün olmadı. Okulda önce mandolin sonra kemanla tanıştım. Öğretmenliğimin ilk yıllarında Halk Bilimi’ne ve saza yöneldim. Kendi çabalarımla kendime yetecek kadar saz çaldım. Türk müziğinin her dalında bildiklerim hep eksik kaldı. Bu haldeyken katıldığım Antalya Tabip Odası Müzik Topluluğu’nda çok ciddi ve seviyeli bir çalışma yapıldığını görünce sahip olduğum kapasite ile bu çalışmalara katılmamın mümkün olmayacağını düşündüm. Daha baştan muvaffak olamayacağım bir uğraştan vazgeçmeye karar verdim. Fakat başta yönetici Dr. Emin Bey’in içtenlikli sohbetleri ve topluluk üyelerinin ilgileri beni cesaretlendirdi. Şimdi canla başla bilgileri öğrenmeye ve çalışmalardan azami faydayı sağlamaya gayret sarfediyorum.
Bu topluluğun bir ferdi olmaktan çok memnunum. İlerlemiş yaşıma rağmen bir öğrenci hevesiyle, heyecanıyla çalışmaktan ve çok sevdiğim bir sahada bana göre yepyeni bilgiler öğrenmekten dolayı mutluyum. Bu bilgileri okul sıralarında edinmem mümkün olsaydı diye hayıflanıyorum.
Okul yıllarımda müzik eğitiminde Türk müziği bilgileri ve uygulaması yok denecek kadar azdı. Bu yüzden Mozart’ı, Bethoven’i ezberlerken Itri’lerden, Dede Efendi’lerden haberimiz olmadan hayata atıldık. Hayatta da bize bu bilgileri öğretecek yaygın bir halk eğitimi yoktu. Bu konuda kendini adamış amatör ruhlu insanların üstün gayretleriyle çok az sayıda insan bu faaliyetlerin içinde olabiliyordu.
Bugün Türk müziğinde okul eğitimi alanında epey gelişme olmakla birlikte, toplum içinde hala bu çalışmaların yapıldığı yerler çöle nisbetle vahalar gibidir. Bu yüzden topluluğumuzu Türk musıkisi ile ciddiyetle ve ehliyetle uğraşan ve samimi bir gayret içinde olan çöldeki vahalardan biri gibi görüyor ve muhabbetle saygıyla selamlıyorum.
Beni topluluğa takdim eden ve çalışmaların başında devam için yüreklendiren arkadaşlarıma kalbi teşekkürlerim sunuyorum.
Hüseyin Durlanık
Antalya, 9 Şubat 2009
Ana Yazıya Dönmek İçin Lutfen Buraya Tıklayınız
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Hüseyin Bey,
Haddim olmayarak kısaca şöyle bir yorum yapmak istiyorum. Lutfen beni bağışlayınız. Topluluğa katıldığınız günden beri hep bir öğretmen olarak (emekli demeğe dilim varmıyor)size gıptayla baktım. Ve yetiştirdiğiniz öğrencilerin ne kadar şanslı olduğunu düşündüm. Ama yazınızı okuyunca da; keşke bu topluluğa ya da böyle bir topluluğa daha önce katılabilseydiniz de, her geçen gün Musıkimizden biraz daha uzaklaşan çocuklarımız sizin elinizde yoğurulma imkanı olsaydı. Bunu yapabilecek nadir kişilerden birisiniz.
Saygılarımla...
Yorum Gönder